-
1 جواد
Iجَوَاد1. kerimAnlamı: elli açık2. atAnlamı: atgillerden, binme, taşıma gib hizmetlerde kullanılan memeli hayvan3. cömertAnlamı: para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek.semih, verimliIIجَوَّاد1. kerimAnlamı: elli açık2. cömertAnlamı: para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek.semih, verimli -
2 جزل
Iجَزَلَ1. katetmekAnlamı: kesmek, bölmek2. koparmakAnlamı: kopmasını sağlamakIIجَزْل1. buncaAnlamı: epey, çok2. kerimAnlamı: elli açık3. gürAnlamı: bol ve güçlü olarak çıkan4. fasih5. mebzulAnlamı: bol, çok6. cömertAnlamı: para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek.semih, verimli7. bolAnlamı: alışılandan çok -
3 أريحي
أَرْيَحِيّ1. kerimAnlamı: elli açık2. cömertAnlamı: para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek.semih, verimli -
4 أشم
أَشَمّ1. kerimAnlamı: elli açık2. âliAnlamı: yüce ve yüksek3. ulvîAnlamı: yüce4. cömertAnlamı: para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek.semih, verimli -
5 بذل
بَذْل1. fedaAnlamı: uğruna verme2. eforAnlamı: bedenî ve zihni çaba3. kerimAnlamı: elli açık4. cömertAnlamı: para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek.semih, verimli5. cömertlikAnlamı: el açıklığı, verilmlilik, semahet -
6 زاخر
زاخِر1. kerimAnlamı: elli açık2. cömertAnlamı: para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek.semih, verimli -
7 سخي
سَخِيّ1. kerimAnlamı: elli açık2. gürAnlamı: bol ve güçlü olarak çıkan3. mebzulAnlamı: bol, çok4. ziyadeAnlamı: çok, daha çok5. cömertAnlamı: para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek.semih, verimli6. bolAnlamı: alışılandan çok -
8 سمح
سَمْح1. kerimAnlamı: elli açık2. cömertAnlamı: para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek.semih, verimli -
9 غمر
Iغَمَرَ1. banmakAnlamı: banmak, daldırıp çıkarmak2. bandırmakAnlamı: banmak, daldırıp çıkarmak3. batırmak4. daldırmakAnlamı: dalmak işini yaptırmakIIغَمْر1. hırboAnlamı: sersem, salak ve kaba saba2. safAnlamı: kurnazlığa aklı ermeyen3. kerimAnlamı: elli açık4. ahlatAnlamı: kaba adam5. hödükAnlamı: görgüsüz, kaba, anlayışı kıt (kimse)6. hoyratAnlamı: kaba, kırıcı ve hırpalayıcı7. cömertAnlamı: para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek.semih, verimli -
10 فياح
فَيَّاح1. kerimAnlamı: elli açık2. genişAnlamı: eni çok olan, enli, vasi3. enginAnlamı: çok geniş ve uzun4. kocaAnlamı: büyük, geniş, iri5. cömertAnlamı: para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek.semih, verimli -
11 فياض
فَيَّاض1. ardışıkAnlamı: birbiri ardından gelen, mütevali2. ardılAnlamı: birinin ardından gelip onun yerine geçen kimse, öncel karşıtı, halef3. kerimAnlamı: elli açık4. taşkınAnlamı: taşmış durumda olan5. galebeAnlamı: üstünlük, çokluk6. cömertAnlamı: para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek.semih, verimli -
12 كريم
كَرِيم1. adamAnlamı: iyi yetişmiş, değerli kimse2. kibarAnlamı: zengin, soylu, kökülü (kimse, aile)3. kerimAnlamı: elli açık4. müşerrefAnlamı: onurlandırılmış5. saygınAnlamı: saygı gören, hatırlı, itibarlı6. saygıdeğerAnlamı: sayın, muhterem7. mutenaAnlamı: özenle yapılmış8. hürmetliAnlamı: hürmeti olan, saygılı, ihtiramlı9. haysiyetliAnlamı: değeri, saygınlığı olan, onurlu10. mukaddesAnlamı: kutsal11. muhteremAnlamı: saygıdeğer, sayın12. âlicenapAnlamı: yüce gönüllü, cömert, onurlu kişı13. itibarlıAnlamı: saygın, değerli14. soyluAnlamı: asil olan kimse15. uluAnlamı: erdemleri bakımından çok büyük16. kerimAnlamı: tanrı'nın adlarından biri17. kerimAnlamı: soylu, asil18. cömertAnlamı: para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek.semih, verimli -
13 خير
Iخَيْر1. kârAnlamı: yarar, fayda2. erinçAnlamı: dirlik, huzur, rahat3. menfaatAnlamı: yarar, çıkar4. konforAnlamı: maddî rahatlık5. maslahatAnlamı: iş, önemli iş, mesele6. gönençAnlamı: bolluk, rahatlık ve varlık içinde iyi yaşama7. avantajAnlamı: üstünlük sağlayan şey, yarar, kâr8. varlıkAnlamı: mal, mülk, paraIIخَيِّر1. iyilikçiAnlamı: herkesin iyiliğini isteyen, hayırsever2. kerimAnlamı: elli açık3. iyilikseverAnlamı: hayırsever4. iyicilAnlamı: hayırsever5. hayırlıAnlamı: hayrı olan, yararlı -
14 سماحة
-
15 معطاء
-
16 منعام
-
17 نجب
-
18 freigebig
См. также в других словарях:
açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) … Çağatay Osmanlı Sözlük
elli — 1. is. 1) Kırk dokuzdan sonra gelen sayının adı 2) Bu sayıyı gösteren 50, L rakamlarının adı 3) sf. Beş kere on, kırk dokuzdan bir artık 2. sf. Eli olan Bu kocaman elli, muhteşem babadan bile korkmuyordu. S. F. Abasıyanık Birleşik Sözler açık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
açık elli — sf. Cömert … Çağatay Osmanlı Sözlük
ellilik — sf., ği 1) İçinde elli tane bulunan Ellilik paket. 2) Elli yaşında olan Ellilik bir kadının elinde kocaman bir çanta ile geldiğini gördük. R. N. Güntekin 3) is. Elli kuruş veya elli lira değerinde para Birleşik Sözler açık ellilik ağırellilik … Çağatay Osmanlı Sözlük